Bu güzel güne sağlıklı kiloya kavuşmak ile ilgili ilginç bir bilgiyle başlayalım… Malum obezite -yeni dünyanın sunduğu beslenme alışkanlıklarının da katkısıyla-çağımızın hastalığı halini almış durumda. En çok da çocuk ve ergen bireyler risk altında!

 

Daha önceki yazılarımda çocuklarda ve ergenlerde aşırı/sağlıksız kilo alımı ve obeziteyi tetikleyen durumlardan bahsetmiştim (saatler süren video oyunları/tv başında yemek yemek gibi)…

 

Güncel bir araştırmanın bulgusuyla bu manzaraya biraz daha geniş pencereden bakabilme şansı yakaladık: yaşları 20-35 arasında değişen 501 kadın katılımcıyla yapılan çalışmaya göre; büyüme ve gelişme sürelerinde ebeveynlerinden bedenleriyle, kilolarıyla ve de yemek yemeleriyle ilgili sık yorum duyanların yetişkinlik döneminde daha yüksek vücut kitle indeksine (vücuttaki yağ miktarını gösteren miktar) sahip oldukları, normal ve sağlıklı kiloya dönseler bile bedenlerinden memnun olmadıkları ve kendilerine verdikleri değerin düşük olduğu bulgulandı.

 

Obezite çağımızın hastalığı dedik ve “bu kadar risk varken ses çıkarmadan nasıl duracağız, bırakalım yesin mi” diyenlere bir kaç öneri:

 

küçükken “nasıl olsa çocuk canı çekmiştir” diyerek verdiklerinizi yaşı biraz büyüdüğünde yerken uyarmanız kafa karıştıracaktır. Yemekleri ödül ya da ceza sistemi içerisinde kullanmamaya gayret edebilirsiniz (bunu yaptığında çikolata alacağım…gibi)…

 

onu da mutfağa ve yemek yapma sürecine dahil ederek motivasyonunu arttırabilir ve sağlıklı yönlendirebilirsiniz. (Tam da bu noktada bizim aileden bir hikaye geldi aklıma-dipnot niyetine yazalım buraya; geçen gün bütün aile teyzemin doğum günü vesilesiyle toplandık. Bütün aile derken de ciddiyim, kalabalık bir aileyizdir:) Önce yemeklerimizi yedik, arkasından haliyle sohbet- muhabbet ve sıra pasta kesimine geldi. Ben de dahil herkes şapır şupur pastaya gömülüyorken, çok sevdiğim kuzenim ve biricik 29 aylık oğlu aynı anda pastaya gömülen bizlerle aynı odada(!) saklama kaplarından kendi yaptıkları (!) (evet birlikte yaptıkları) şekersiz keklerini çıkardılar. Bizimki o kadar da gururla yiyordu ki annesine yardım ederek kendi yaptığı:)) keki, şaşaalı pastadan bir gram istemeye bile yeltenmedi kerata, “şekersiz bu şekersiz” diye diye (muhtemelen emek verilenin karşılığını almanın hazzı ile) yedi maşallah elleriyle yaptıkları keki…)

 

onların gözü önünde katı diyetlerden ve ciddi kilo verimi ile ilgili sohbetlerden kaçınmaya çalışabilirsiniz. Yeme bozuklukları ile ilgili vakalara baktığımızda, bu bozukluğa sahip ergenlerin ebeveynlerinde de geçmişte sıkı diyet hikayelerini ya da kilo alımı/verimi ile ilgili takıntılı durumlar görebiliyoruz.

 

ve son olarak; biz psikologların her zaman söylediği ve her şeyde geçerli olduğu gibi- önce örnek olun! Rol modellik sistemi burada da geçerli, siz kola içerken ya da patates kızartması yerken çocuğunuza sebze yemesi konusunda ısrar ederseniz boşa kürek çekmiş gibi olabilirsiniz…

 

Bu Konuyla ve süreç yönetim stratejilerinizle ilgili ebeveyn olarak ya da çocuğunuza yönelik destek alabilirsiniz. Bilhassa Bilişsel Davranışçı ve Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) terapi yöntemlerinin yeme alışkanlıkları ve kilo düzenlemesi konusunda olumlu sonuçlar verdiği araştırmalar tarafından bulgulanmıştır.

 

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle,

Eskişehir Web Tasarım