Bu hafta yine sık karşılaştığımı düşündüğüm bir olgudan bahsetmek istiyorum kısaca: anne babaların sağlıksız iletişim temelli evliliklerini ‘sadece çocukları için’ devam ettirme motivasyonu…

 

Çoğu zaman farkında olamıyoruz anne- babanın arasındaki ilişki formunun ve kalitesinin çocuk yetiştirirken ne kadar önemli olduğunun… Çocuklar yetişirken evet; anneliği annelerinden, babalığı da babalarından görerek ve öğrenerek büyüseler de; atladığımız nokta ‘nasıl karı-koca olunur’ sorusuna da kendi ailelerinde, kendi anne babasının karı kocalık ilişkilerinde cevap buldukları gerçeği… Bunun yanında bir de kronik karı koca kavgası, geçimsizliği, fiziksel ya da psikolojik istismarı var tabii… Danışanlarımla ilk görüşmede tüm öyküyü sağlıklı alabilmek adına evdeki şiddeti, şiddet seviyesini de sorarım, ve otomatik olarak aldığım ilk cevap- ben spesifik olarak çocuğu sormasam dahi- ‘’hayır çocuğumuza vurmuyoruz’’ oluyor… Sonra biraz daha netleştirmeye çalışıyorum ‘‘peki kendi aranızdaki ilişki nasıl?’’…

 

Özellikle bizim gibi kolektif kültürdeki toplumlarda ‘’boşanma’’ maalesef halen daha negatif bir etiket olabiliyor, bu kişiler ‘’istedikleri kadar ‘akademik’ eğitimli olurlarsa olsunlar’’ halen daha ‘’Boşanma mı? Allah korusun’’… geri dönüşlerini sık duyuyorum sohbet esnasında… Hâlbuki bilinmeyen bir bilimsel gerçeklik var ki o da; bir çocuğun anne babasının boşanmadığı fakat anne-baba arasında kronik şekilde vuku bulan fiziksel ve/veya psikolojik istismarın olduğu aile ortamında, boşanmış ama sağlıklı iki ayrı ebeveyni olan çocuğa göre daha sağlıksız bir aile ortamında büyüdüğü… Gelin kısa bir hikâye oluşturalım sizinle:  Ali’nin kendisine bir fiske bile vurmayan bir anne babası var. Fakat maalesef anne ve babası hemen hemen her gün birbirleriyle şiddetli seviyede kavga ediyorlar (Bunu illa fiziksel şiddet gibi düşünmeyin lütfen. Daha önceki yazılarımı okuyanlar da bilirler; psikolojik şiddet en az fiziksel şiddet kadar etki gösterir bünyede…) Ali’nin anne-babası birbirlerine bağırıyor, birbirlerini itiyorlar-kakıyorlar, bunlar olurken Ali’yi odasına gönderiyorlar ve Ali’nin tüm bunları duymadığını varsayıyorlar… Biri kapıyı çarpıyor çıkıyor, biri içerde ağlıyor… Ali odasından çıkıyor ve tüm bu ‘savaş sonrası’ manzarayı görüyor, ‘ne oldu?’ dese de ‘ yok bir şey’ cevabını alıyor… ve böyle devam eden bir silsile yaşıyor… Bazen de ‘kavga etmeyelim’ diye soğuk savaş ilan ediyorlar, tavırlı ve tripli konuşuyorlar, birbirlerine cevap vermiyorlar ya da verseler bile donuk ve soğuk… Bu bir ya da iki kere olmuyor, kronik şekilde Ali küçüklüğünden beri aynı manzarayla karşılaşıyor… erken çocukluk, çocukluk, ergenliğin tüm evreleri… Şimdi bir düşünün lütfen, Sizce Ali nasıl hissediyor?

 

Araştırmalara göre hastalıklı bir evliliği devam ettirmek çocuklara boşanmaktan çok daha fazla zarar verebiliyor. Kısaca:

  • Çocuklar anne-babalarının negatif duygulanımlarını içselleştirebiliyorlar ve kronik stres kaynaklı birçok fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar geliştirmeye başlıyorlar.
  • Dengesiz bir benlik kurgusu oluşturmaya daha yatkın oluyorlar. Örneğin, aslında sevilmeye ihtiyaç duyarken, kendisine sevgiye ve iletişime kapatabiliyor. Ya da çok yetenekli ve başarılı olabilecekken kendisini sabote edebiliyor ve eğitimden kaçabiliyor…
  • Anne-babalarının bu sağlıksız iletişim dinamiğinden kaynaklı travmaya maruz kaldıkları için kendi romantik ilişkilerinde de benzer formu devam ettirebiliyorlar, ya da romantik ilişkilerden/evlilikten kaçınabiliyorlar. Romantik ilişki kurduklarında geçmişte anne-babasının yaşadığı gibi bir ilişki yaşamaktan korkabiliyorlar…
  • Duygulanım bozuklukları yaşabiliyorlar, ve bununla birlikte madde kullanımı geliştirebiliyorlar. Evde tatmin olmayan duygularını, yerine başka bir madde koyarak tatmin etmeye çalışabiliyorlar…

 

           Oyun terapisti Dr. Byron Norton’un çok sevdiğim bir sözü vardır: ‘’bir çocuğun 3 ebeveyni vardır’’ der… ‘’ annesi, babası ve anne-babasının ilişkisi… Bu üçüncü ebeveyn çok etkilidir…’’

 

Farkındalık dolu bir hafta sonu olması dileğimle…

Eskişehir Web Tasarım