Bu hafta yaygın gelişimsel bozuklukların içinde yer alan bir durumu kısaca aktarmak istiyorum sizlere… Çünkü gelişimsel bozukluk gösteren birçok çocuğun tanı sürecinde ciddi karmaşalar yaşandığını gözlemlemekle birlikte; bu tanı sürecinin kanımca en sağlıklı yönetilmesine sebep veren ‘takım çalışmasının’ da yeterli olmadığını düşünüyorum (psikiyatrist, psikolog, nörolog, eğitimci iş birliği gibi…) Buna ek olarak halk arasında maalesef halen daha ‘’zekâ ve psikolojik durumlar’’ birbiriyle etkileşimliymiş gibi bir inanış var. Örneğin zeki bir çocuk içe kapanık olamaz, renkleri şekilleri biliyorsa zekidir ve bunları bilen çocukta başka bir şey olamaz… Dolayısıyla da bu bağlamda farkındalıkları ne kadar arttırabilirsek; süreci kendi sınırlarımız dâhilinde o kadar kolay atlatabileceğimize inanıyorum. Önce kısaca yaygın gelişimsel bozukluğa, sonra da bu bozukluk çatısı altında bir alt başlık olan Asperger Sendromuna bir göz atalım istiyorum.

 

Meslek grubumuz için kutsal kitap sayılan ‘’Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’’nın gözden geçirilmiş son versiyonunda Asperger artık ayrı ve resmi bir tanı olmaktan çıkıp Otizm Spektrum Bozuklukları başlığı altında değerlendirilse de; otizm tanısı içerisinde derecelendirilirken göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum.

 

Asperger Sendromu güncel olarak ‘’yüksek işlevselliği olan otizm’’ anlamına gelmekte. Bu bozukluğa sahip olan insanlar genellikle sosyal iletişim ve motorsal gelişimi düzenleme becerilerinden yoksun olabiliyorlar. Fakat halk arasında bilinen otizm ’den farklı olarak dil gelişim ve bilişsel/zihinsel gelişim açısından herhangi bir aksaklık yaşamıyorlar. Örneğin; gelişimsel olarak gayet güzel ve zamanında konuşan, renkleri – şekilleri yaşında ya da erken öğrenen, zihinsel herhangi bir fonksiyon bozukluğu göstermeyen bir Aspergerli çocuk; insan iletişim ve etkileşimlerinde sıkıntı yaşayabilir, başkalarının bakış açısını anlama ve anlamlandırmada zorlanabilir, başkalarının duygularını okumada ve anlamada ve sosyal ipuçlarını yakalayarak ortama uygun davranmakta aksaklık yaşayabilir.

 

Genel olarak Asperger’li çocuklar detaya odaklanmakta, kendi içerisinde bir sistemi/düzeni olan şeylere aşırı ilgi göstermektedir. Hatta bu sıklıkla (takıntı hastalığı diye bilinen) Obsesif Kompulsif Bozukluk ile karıştırılabilir. Örneğin bütün dinozor cinslerinin isimlerini ezbere bilebilir, tüm araba markalarını ezbere bilebilir ve tanıyabilir, tramvay saatlerini bilebilir… Dolayısıyla bu durum da anne babaya ‘’benim çocuğum çok zeki ama iş konuşmaya gelince böyle’’ şeklinde gerçekçi olmayabilen cümleler kurdurabilir, zira çok sık duyuyorum…  Otizm Spektrum Bozukluğunun diğer alt başlıklarında görüldüğü gibi Asperger’de de sosyal işlevsizlik ve iletişim problemleri baş gösterir. Sözel olmayan ipuçlarını ve mimik-beden dilini okumakta zorlanırlar (örneğin kaş göz hareketinizle bir şey ima etmeye çalıştığınızda karşı tarafın anlayamama durumu). Akranlarıyla arkadaşlık kurmakta zorlanabilirler ve genellikle ‘’dışarda’’ kalan olabilirler, bu yüzden de maalesef arkadaşları tarafından ‘’garip/tuhaf’’ olarak nitelendirilebilirler. Başkalarının bakış açısını ve duygularını anlamlandırmada zorluk yaşadıkları için; sosyal paylaşımda (örneğin birinin mutluluğunu ya da üzüntüsünü paylaşmakta) aksaklık yaşayabilmektedirler. Buna ek olarak; biraz önce de bahsettiğim gibi rutini ve ritüelleri sevebilmekte; ve değişikliklere karşı hassas ve dirençli olabilmektedirler.

 

Sebepleri kesin olarak bilinmese de yapılan bilimsel çalışmalar genetik ve doğum öncesi süreçlerin belirleyiciliği üzerinde ortak fikirdedir. ‘’Ne yapılabilir’’ sorusuna gelince de; her şeyden önce bu durumun çocuğunuzun doğasında olduğunu ve bunun bir farklılık olduğunu kabul ederek sosyal ve iletişimsel becerilerini sabırla ve istikrarla psikoeğitimsel süreçle desteklemek en kalıcı yol olacaktır.

 

Farkındalık dolu bir hafta sonu olması dileğimle…

Eskişehir Web Tasarım